28 Aralık 2010 Salı



Yaşamın tek olduğunu, yaşayan bütün canlıların ortak bir kökeni olduğunu ve türlerin evrimi yönünde farklılaştığını, yaşayan bütün canlıların doğal haklara sahip olduğunu ve sinir sistemi olan her hayvanın kendine özgü hakları bulunduğunu, bu doğal hakların küçümsenmesi ve hatta kolayca göz ardı edilmesinin doğa üzerinde ciddi zararlar doğuracağını ve insanoğlunun hayvanlara karşı suç işlemesine sebebiyet vereceğini, türlerin birlikte olmasının diğer hayvan türlerinin yaşama hakkının insanoğlu tarafından tanınmasını ifade edeceğini, insanoğlu tarafından hayvanlara saygı gösterilmesinin bir insanın bir diğerine gösterdiği saygıdan ayrı tutulamayacağını dikkate alarak, ilan edilir ki;


*Bütün hayvanlar biyolojik denge kavramı içerisinde varolmak bakımından eşit haklara sahiptir.


*Bütün hayvanlar saygı gösterilme hakkına sahiptir.


*Hayvanlara kötü muamele edilemez veya zalimane davranışlarda bulunulamaz.


* Vahşi hayvanlar yaşama hakkına ve kendi doğal çevrelerinde özgürce üreme hakkına sahiptirler.


*Bir insanın desteğine ihtiyaç duyan her hayvan uygun beslenme ve bakımı görme hakkına sahiptir.


*Hiçbir koşul atında terk edilemez veya adil olmayan bir şekilde öldürülemezler.

* Hayvanlar üzerine yapılan fiziksel ya da psikolojik acı çekmeye sebep olan deneyler hayvanların haklarının ihlalidir.


*Gereği olmayacak şekilde bir hayvanın öldürülmesini içeren her kanun ya da buna yol açan her karar yaşama karşı işlenmiş suç kapsamındadır.


...


"Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi"

7 Aralık 2010 Salı


Milliyetçilik dünyanın en aşağılık olgusudur.Milliyetçilik insanı karanlığa adım adım yaklaştıran bir kavramdır.Milliyetçilik gözü dönmüşlüktür, caniliktir, katilliktir ve milliyetçilik insanlıktan çok uzaklarda başka bir dünyada hüküm sürmeye çalışmaktır.
Attığınız her adımda ruhunuza ulaşmaya çalışabilir milliyetçilik ve aklınızın bir köşesinde usulca yer edinebilir.Gözlerinizi karartabilir yada karartabilir hayatları.Çünkü umursamaz o zaman insan ne bencilliği ne de yükse dozda yalanlarını.
Aklınız inkar edebilir kimi zaman fakat ya ruhunuz?İçinizde bi köşeye sakladığınız milliyetçilikten ne haber?Tarihsel kimliğinize bağlısınız çünkü milliyetçisiniz!Yurtseversiniz çünkü milliyetçisiniz!Militaristsiniz çünkü milliyetçisiniz!Ulusalcısınız çünkü milliyetçisiniz!Dinsel, dilsel, etnik kavramlar, kültürler...Daha nice akıl almaz kavramlar barındırıyor ruhunuz, nicelerini el üzerinde tutuyorsunuz.Ama hiç biriniz milliyetçilik nedir bilmiyorsunuz.Köklerinize işlemiş fason duygularınızdan kurtulamıyorsunuz.
Umutsuz bir çırpınıştan ziyade kuvvetli bir silkelenmeye ihtiyacı var insanoğlunun.Silkelenip tüm bu bizim olmayan kavramları üzerinden atmaya.Ruhunu arındırmaya, rahatlamaya ve dünyaya bir kez daha farklı gözler ile bakmaya...

11 Ekim 2010 Pazartesi


Ey insanlar; deyim yerindeyse kör ebe oynuyorsunuz.Gözleriniz bağlı bir çember içinde dönüp duruyorsunuz.Karanlığa gömülmüş bedenleriniz binlercesi ile çarpışıyor zamanla, binlerce uyuşturulmuş beden ile...Kirli bedenlerinizi "babanız" medyaya sunuyorsunuz.
Babanızı öylesine sevip sayıyorsunuz ki, her bir lafını emir olarak algılayıp harfiyen yerine getiriyorsunuz.Babanız sizi izliyor, bedenlerinizi hor görüyor,harcıyor...Siz onu hep daha fazla seviyorsunuz.Eminim bu sevgiye kayıtsız kalamıyorsunuz, hep daha fazlasını vermeye hazırsınız.Babanızın küçük çocuğu olarak hayranlıkla takip ediyorsunuz onu...Ne zamana kadar bu tutsaklık devam edecek...
Babanız sizi ne kadar seviyor? Biliyor musunuz?...

29 Ağustos 2010 Pazar


Değişim kelimesinin ardından saldırıyorsunuz hayata...
Değişim kelimesini siper ediyorsunuz yalanlarınıza.Öyle bir süreç yaratmışsınızki tam bir korkak gibi yaşıyorsunuz...
Farkındalık önemli şeydir lakin kaç defa hatalarınızın farkına vardınız ya da kabullendiniz bugün de yerinizde saydığınızı!Devletlere karşı verdiğiniz savaşta ne denli büyük yanlışlar yaptığınızı kaç defa tartıştınız.Gerçek olan şu ki; en büyük hatanız devletlere karşı verdiğini düşündüğünüz savaşların esasında dönemsel hükümetlere karşı sınırlı kalması.Hep aynı yöntemler, aynı tavırlarla yıldırma çalışmaları...Hedef olarak kişi ya da kişiler belirleyip yüzeysel eylemler ile ne denli başarılı oldunuz bugüne kadar.Mesele gözle görüleni alaşağı etmek değildir, mesele problemin özüne inmektir.
Hükümetlerin yalanları ile kendi yalanlarımızı harmanlayıp kendimizi avutmuyoruz artık.Çünkü ne hükümet diye bir kavram var ne de yalanları bizim için.Sembolik isimler dikkatimizi çekmiyor, günü kurtarmaya çalışmıyoruz.Gerçek düşmanımız, varolmayanı boğmaya çalışıyoruz...Elimize sahte pankartlar alıp, boş beyinlerimizde yankılanan sesi dışa vurmuyoruz.Haykırmıyoruz boşluğa sesimizi duyurabilmek için, büyük harfler ile sakince konuşuyoruz."Değişim" kelimesini anlamına uygun kullanmaya çalışıyoruz ve sizi de bekliyoruz değişim yapmaya.Dört duvar arasındaki(!) devrimcilik oyununuzdan bir parça vakit ayırmanızı istiyoruz.

28 Mart 2010 Pazar


Kan içiyorum su yerine...
Barut kokusunu soluyup, mermi topluyorum topraktan.
Hergün ağlıyorum, ailemi benden aldıklarından beri.
Gözyaşlarım yağmura,hıçkırıklarım bomba seslerine karıştı
Bulutları göremiyorum ne zamandır...
Metal levhalar kaplıyor gökyüzünü
İstesem de göremiyorum arkadaşlarım gittiğinden beri.
Silah sesleriyle uyanmaya hiç alışamadım
Annemin sesini duyardım silah sesi yerine,
Ve kardeşlerim vardı karanlığın yerine gözlerimde.
Hala içimde bir umut gizliyorum
Gizliyorum ki onu da benden almasınlar diye.
Çocukluğumu benden aldınız...
Yarınımı bağışlayın bana.
Merhamet duymayın, hak ettiğim hayatı geri verin bana.

20 Mart 2010 Cumartesi


Elindeki silaha, belindeki copa güveniyorsan, tam anlamıyla eşeklik ediyorsun demektir.Eğer farkında olsaydın karşı konulması zor olan gücümüzün, bize saygı duyman gerektiğini de anlardın.Biz senin gibi iktidarın köpekliğini yapmıyoruz.Bizler kralın piyonları değiliz senin gibi.Özgür düşüncelerimiz ile kendi dünyamızı kurmaya çalışıyoruz.Silahımıza değil, düşüncelerimize güveniyoruz.Aklının alamayacağı şeyler düşlüyoruz.
Alçak...Yolumuzdan çekil!Gün gelecek pişmanlık duygusunu en had safhada hissedeceksin!

17 Mart 2010 Çarşamba

+90..

-Devlet olgusunu sorgulayın;
Zihninizi karartan perdeden bir kaç dakikalığına kurtulun...

-Devlet sizden seçimlere katılmanızı ister.Kendi elinizle kendi özgürlüğünüzü, haklarınızı başkalarına devretmenizi bekler.Sizi başkalarının buyruğu altında yaşamaya teşvik eder.Oy vermeyin...Kendi kendinizin yöneteni olun, devletin kölesi değil!

-Devlet sizden askerlik yapmanızı ister.Sizi kendi egemenliği altında süründürmek ister.Kendi kirli çıkarları için hayatınızdan bir dönemi esir almak, kuklası yapmak ister.Askere gitmeyin...Sizde bu kirli oyunun bir parçası olmayın!

-Devlet sizden vergi vermenizi ister.Fakat, geri dönüşü olmayan bu vergilerin nasıl ve ne kadar harcandığını açıklama konusunda ciddi problemler yaşar.Devlet, paravan şirketlerinin kasasının bu vergiler ile dolup taşmasını ister.Vergi yalanlarına inanmayın...Devletin size "sağmal inek" muamelesi yapmasına izin vermeyin!

-Devlet sizden yasalara karşı uyum ister.Yine halkın değil, devletin çıkarlarını gözeten bu yasaları benimsemenizi ister.Yasalar halk için değil devlet için vardır.Ve devlet gerektiğinde vatandaşa karşı bu yasaları kullanmayı çok iyi bilmektedir.Toplumu hizaya getirme amacı güden yasa kavramına karşı çıkın...Bedeniniz ve beyniniz ile özgürlüğünüzü ilan edin!

Ve bir karar verin; ihtiyacınız olan şey devlet baskısı altında ezilmek mi?

Değişim ezilen halkın elindedir.Bu anlamsız körlüğe bir son verin ve sesinizi bastırmalarına izin vermeyin.Korkmadan, özgürlüğün için, hakların için, yaşamın için isyan et!İsyan değişimin temelidir!