15 Mayıs 2014 Perşembe



Sessizlik balyoz gibi indi beynine, balyoz gibi ağırdı ölüm.Bahar çoktan gelmişti de, yazı göremeyenlerdendik belki.Hem yazı görsek ne olur?Kömür ateşinde yanmıştık usulca, dumanı ile ahbap olmuştuk.Sahi, dostlar ne güne duruyor...İnsan dostu uğruna bin can verir.Bin defa kahrolur bedenler, bin defa unutulur...


Yaşayan, nefes alan, hareket eden bizler...Sizce de kendimizi pasifize etmenin zamanı gelmedi mi?Hayatı durdurmanın.

*Tüketmeyin; bir seferlik olsun kişisel zevklerinizden ödün verin.
*İşe gitmeyin
*Toplu taşıma araçlarını kullanmayın
*Bankamatiklerden uzak durun (Para akışını sekteye uğratın)
*Kepenk kapatın
*DÜŞÜNÜN
*DÜŞÜNÜN
*Birlik olun (kolektif hareket edin)
*DÜŞÜNÜN
*Korkmayın
*DÜŞÜNÜN
*Sokağa çıkın
*Amaç edinin
*Özgüven sahibi olun
*Saygı duyun
*DÜŞÜNÜN
*Yapıcı eylemlerde bulunun
*DÜŞÜNÜN

13 Mart 2014 Perşembe

 Günlerden Pazartesi, Aylardan Mayıs...Mayıs ayının son Pazartesi.Pazar gecesi uykularında bir haftalık mutsuzluk enjekte ediliyor insanlara.Bir haftalık stres, bir haftalık kaygı.Uyku tutmayanlar o haftayı hiç yaşanmamış gibi kayıp geçiriyor.Dış dünyaya bağlı, bir o kadar ondan habersiz.

 Günlerden Pazartesi, Aylardan Mayıs...Mayıs ayının son Pazartesi ve ben bir sonraki günü yaşamak için uyanıyorum.Hayatı bir adım ileri taşımak adına.Nefesini yanaklarında biriktirmiş kardeşlerim, yanakları kızarmış havasızlıktan, kızgınlıktan.Bırakmıyorlar, bıraksalar ne olur nefes alınmaz olmuş, göz gözü görmez...Nefesini içine akıttı kardeşlerim ve öylece bakakaldım.

12 Mart 2013 Salı

Yanı başımızda, birden fazla hayatı daha barındırıyor dünya, yanı başımızda birden fazla canlı daha.İç içe geçmiş yaşantılarımızda bencilliğimiz ile başka hayatları hiçe sayıyoruz.Zerre kadar saygı duymuyoruz başka hayatlara ve ağız dolusu kin kusuyoruz kimi zaman.Ne hakla!

13 Mayıs 2011 Cuma


Çok kişilikli ilişkilerinize bir göz gezdirip, üzerinde biraz kafa yormanız halinde, aslında ne kadar tek kişilik yaşadığınızın farkına varmanız yüksek ihtimalli bir durumdur.Unutulmaması gereken şudur ki; bireylerin kendilerine çizdikleri yolda çoğu zaman bencilliklerinden ödün vermediğidir.İnsan bencildir, insan mükemmeli ararken yaptığı hataları yanı başındakine yıkmaktan zerre çekinmediği gibi, bu durumdan elde ettiği ferahlık hissini doruk noktasına kadar yaşamaktan büyük haz duymaktadır.İnsanlar bütün değil tektir ve bu durumda toplum olgusundan veya en basitinden aşklardan bile söz etmek varsayımlardan ibarettir.Bunu görebilirsiniz, ancak kabul etmek istemezsiniz.İnsanlar görürler ve gördüklerini umursamış olsalar gerçek manada tanışık sayılabilirler.Bu durumu değiştirmek mümkündür ya da değildir tartışılır, fakat kesin olan şey şudur ki; bu aşamada dahi, insanlık bencilliğinden ödün vermeyecektir.Milyarlarca insan içerisinde tek olan kişi, etrafından dönen oyundan bihaber gibi davranacak ve bir o kadar ona dahil olmak için çabalayacaktır.Bir gün bu durum içinden çıkılamayacak bir hal alabilir.Şayet bu durumdan rahatsız olmanız halinde varsa inandığınız bir yaratıcı suçu onda arar, yoksa gündelik problemlerinizin arasında çöpe atar yükünüzü hafifletirsiniz.Sonuç itibari ile insanlık, toplum, birey birbirine görünmez biçimde bağlı olan bizler aramızdaki bağı yok etmek için var gücümüzle çalışıyoruz.Bırakalım oluruna varsın.Varsın ki, kendi elimizle yarattığımız bencillik daha da karanlığa bulansın.

28 Aralık 2010 Salı



Yaşamın tek olduğunu, yaşayan bütün canlıların ortak bir kökeni olduğunu ve türlerin evrimi yönünde farklılaştığını, yaşayan bütün canlıların doğal haklara sahip olduğunu ve sinir sistemi olan her hayvanın kendine özgü hakları bulunduğunu, bu doğal hakların küçümsenmesi ve hatta kolayca göz ardı edilmesinin doğa üzerinde ciddi zararlar doğuracağını ve insanoğlunun hayvanlara karşı suç işlemesine sebebiyet vereceğini, türlerin birlikte olmasının diğer hayvan türlerinin yaşama hakkının insanoğlu tarafından tanınmasını ifade edeceğini, insanoğlu tarafından hayvanlara saygı gösterilmesinin bir insanın bir diğerine gösterdiği saygıdan ayrı tutulamayacağını dikkate alarak, ilan edilir ki;


*Bütün hayvanlar biyolojik denge kavramı içerisinde varolmak bakımından eşit haklara sahiptir.


*Bütün hayvanlar saygı gösterilme hakkına sahiptir.


*Hayvanlara kötü muamele edilemez veya zalimane davranışlarda bulunulamaz.


* Vahşi hayvanlar yaşama hakkına ve kendi doğal çevrelerinde özgürce üreme hakkına sahiptirler.


*Bir insanın desteğine ihtiyaç duyan her hayvan uygun beslenme ve bakımı görme hakkına sahiptir.


*Hiçbir koşul atında terk edilemez veya adil olmayan bir şekilde öldürülemezler.

* Hayvanlar üzerine yapılan fiziksel ya da psikolojik acı çekmeye sebep olan deneyler hayvanların haklarının ihlalidir.


*Gereği olmayacak şekilde bir hayvanın öldürülmesini içeren her kanun ya da buna yol açan her karar yaşama karşı işlenmiş suç kapsamındadır.


...


"Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi"

7 Aralık 2010 Salı


Milliyetçilik dünyanın en aşağılık olgusudur.Milliyetçilik insanı karanlığa adım adım yaklaştıran bir kavramdır.Milliyetçilik gözü dönmüşlüktür, caniliktir, katilliktir ve milliyetçilik insanlıktan çok uzaklarda başka bir dünyada hüküm sürmeye çalışmaktır.
Attığınız her adımda ruhunuza ulaşmaya çalışabilir milliyetçilik ve aklınızın bir köşesinde usulca yer edinebilir.Gözlerinizi karartabilir yada karartabilir hayatları.Çünkü umursamaz o zaman insan ne bencilliği ne de yükse dozda yalanlarını.
Aklınız inkar edebilir kimi zaman fakat ya ruhunuz?İçinizde bi köşeye sakladığınız milliyetçilikten ne haber?Tarihsel kimliğinize bağlısınız çünkü milliyetçisiniz!Yurtseversiniz çünkü milliyetçisiniz!Militaristsiniz çünkü milliyetçisiniz!Ulusalcısınız çünkü milliyetçisiniz!Dinsel, dilsel, etnik kavramlar, kültürler...Daha nice akıl almaz kavramlar barındırıyor ruhunuz, nicelerini el üzerinde tutuyorsunuz.Ama hiç biriniz milliyetçilik nedir bilmiyorsunuz.Köklerinize işlemiş fason duygularınızdan kurtulamıyorsunuz.
Umutsuz bir çırpınıştan ziyade kuvvetli bir silkelenmeye ihtiyacı var insanoğlunun.Silkelenip tüm bu bizim olmayan kavramları üzerinden atmaya.Ruhunu arındırmaya, rahatlamaya ve dünyaya bir kez daha farklı gözler ile bakmaya...

11 Ekim 2010 Pazartesi


Ey insanlar; deyim yerindeyse kör ebe oynuyorsunuz.Gözleriniz bağlı bir çember içinde dönüp duruyorsunuz.Karanlığa gömülmüş bedenleriniz binlercesi ile çarpışıyor zamanla, binlerce uyuşturulmuş beden ile...Kirli bedenlerinizi "babanız" medyaya sunuyorsunuz.
Babanızı öylesine sevip sayıyorsunuz ki, her bir lafını emir olarak algılayıp harfiyen yerine getiriyorsunuz.Babanız sizi izliyor, bedenlerinizi hor görüyor,harcıyor...Siz onu hep daha fazla seviyorsunuz.Eminim bu sevgiye kayıtsız kalamıyorsunuz, hep daha fazlasını vermeye hazırsınız.Babanızın küçük çocuğu olarak hayranlıkla takip ediyorsunuz onu...Ne zamana kadar bu tutsaklık devam edecek...
Babanız sizi ne kadar seviyor? Biliyor musunuz?...

29 Ağustos 2010 Pazar


Değişim kelimesinin ardından saldırıyorsunuz hayata...
Değişim kelimesini siper ediyorsunuz yalanlarınıza.Öyle bir süreç yaratmışsınızki tam bir korkak gibi yaşıyorsunuz...
Farkındalık önemli şeydir lakin kaç defa hatalarınızın farkına vardınız ya da kabullendiniz bugün de yerinizde saydığınızı!Devletlere karşı verdiğiniz savaşta ne denli büyük yanlışlar yaptığınızı kaç defa tartıştınız.Gerçek olan şu ki; en büyük hatanız devletlere karşı verdiğini düşündüğünüz savaşların esasında dönemsel hükümetlere karşı sınırlı kalması.Hep aynı yöntemler, aynı tavırlarla yıldırma çalışmaları...Hedef olarak kişi ya da kişiler belirleyip yüzeysel eylemler ile ne denli başarılı oldunuz bugüne kadar.Mesele gözle görüleni alaşağı etmek değildir, mesele problemin özüne inmektir.
Hükümetlerin yalanları ile kendi yalanlarımızı harmanlayıp kendimizi avutmuyoruz artık.Çünkü ne hükümet diye bir kavram var ne de yalanları bizim için.Sembolik isimler dikkatimizi çekmiyor, günü kurtarmaya çalışmıyoruz.Gerçek düşmanımız, varolmayanı boğmaya çalışıyoruz...Elimize sahte pankartlar alıp, boş beyinlerimizde yankılanan sesi dışa vurmuyoruz.Haykırmıyoruz boşluğa sesimizi duyurabilmek için, büyük harfler ile sakince konuşuyoruz."Değişim" kelimesini anlamına uygun kullanmaya çalışıyoruz ve sizi de bekliyoruz değişim yapmaya.Dört duvar arasındaki(!) devrimcilik oyununuzdan bir parça vakit ayırmanızı istiyoruz.

28 Mart 2010 Pazar


Kan içiyorum su yerine...
Barut kokusunu soluyup, mermi topluyorum topraktan.
Hergün ağlıyorum, ailemi benden aldıklarından beri.
Gözyaşlarım yağmura,hıçkırıklarım bomba seslerine karıştı
Bulutları göremiyorum ne zamandır...
Metal levhalar kaplıyor gökyüzünü
İstesem de göremiyorum arkadaşlarım gittiğinden beri.
Silah sesleriyle uyanmaya hiç alışamadım
Annemin sesini duyardım silah sesi yerine,
Ve kardeşlerim vardı karanlığın yerine gözlerimde.
Hala içimde bir umut gizliyorum
Gizliyorum ki onu da benden almasınlar diye.
Çocukluğumu benden aldınız...
Yarınımı bağışlayın bana.
Merhamet duymayın, hak ettiğim hayatı geri verin bana.

20 Mart 2010 Cumartesi


Elindeki silaha, belindeki copa güveniyorsan, tam anlamıyla eşeklik ediyorsun demektir.Eğer farkında olsaydın karşı konulması zor olan gücümüzün, bize saygı duyman gerektiğini de anlardın.Biz senin gibi iktidarın köpekliğini yapmıyoruz.Bizler kralın piyonları değiliz senin gibi.Özgür düşüncelerimiz ile kendi dünyamızı kurmaya çalışıyoruz.Silahımıza değil, düşüncelerimize güveniyoruz.Aklının alamayacağı şeyler düşlüyoruz.
Alçak...Yolumuzdan çekil!Gün gelecek pişmanlık duygusunu en had safhada hissedeceksin!

17 Mart 2010 Çarşamba

+90..

-Devlet olgusunu sorgulayın;
Zihninizi karartan perdeden bir kaç dakikalığına kurtulun...

-Devlet sizden seçimlere katılmanızı ister.Kendi elinizle kendi özgürlüğünüzü, haklarınızı başkalarına devretmenizi bekler.Sizi başkalarının buyruğu altında yaşamaya teşvik eder.Oy vermeyin...Kendi kendinizin yöneteni olun, devletin kölesi değil!

-Devlet sizden askerlik yapmanızı ister.Sizi kendi egemenliği altında süründürmek ister.Kendi kirli çıkarları için hayatınızdan bir dönemi esir almak, kuklası yapmak ister.Askere gitmeyin...Sizde bu kirli oyunun bir parçası olmayın!

-Devlet sizden vergi vermenizi ister.Fakat, geri dönüşü olmayan bu vergilerin nasıl ve ne kadar harcandığını açıklama konusunda ciddi problemler yaşar.Devlet, paravan şirketlerinin kasasının bu vergiler ile dolup taşmasını ister.Vergi yalanlarına inanmayın...Devletin size "sağmal inek" muamelesi yapmasına izin vermeyin!

-Devlet sizden yasalara karşı uyum ister.Yine halkın değil, devletin çıkarlarını gözeten bu yasaları benimsemenizi ister.Yasalar halk için değil devlet için vardır.Ve devlet gerektiğinde vatandaşa karşı bu yasaları kullanmayı çok iyi bilmektedir.Toplumu hizaya getirme amacı güden yasa kavramına karşı çıkın...Bedeniniz ve beyniniz ile özgürlüğünüzü ilan edin!

Ve bir karar verin; ihtiyacınız olan şey devlet baskısı altında ezilmek mi?

Değişim ezilen halkın elindedir.Bu anlamsız körlüğe bir son verin ve sesinizi bastırmalarına izin vermeyin.Korkmadan, özgürlüğün için, hakların için, yaşamın için isyan et!İsyan değişimin temelidir!

4 Aralık 2009 Cuma


Burjuva nedir?

Kentsoylu olarak da bilinir.Belki bu "soylu" kelimesi burjuvazinin ego tatmin aracıdır.

-Burjuva, kapitalist toplumda egemen sınıfın ta kendisidir, kuvvetini zenginliği aracılığı ile sömürdüğü işgücünden alır.(!)
-Sosyal statüsünü işveren konumuna borçludur, bu konum onun açgözlülükte ileri saflarda yer almasına neden olur.
-Çoğu zaman kültürlü ve eğitimli oldukları söylenir fakat, esasında sığ ve dar görüşlüdür.
-Burjuva, kendini toplumdan soyutlamış yanlızlığa muhtaç kimsedir.
-Burjuva, birlik ve beraberlik gibi kavramlardan uzaktır.En iyi dostu kaynağı mühim olmayan maddiyatıdır.
-İnsanca duygulardan yoksun kimsedir!Daha fazlası uğruna yüzlerce insanı silebilecek kapasitededir.

*Burjuva, alt etmesi güç, korkak bir düşmandır...

-Korkularının sebebi var olanı kaybetmektir.Gücünü ise sadece var olandan alır.

Burjuvaziyi korkularıyla yüzleştirmek tek çözüm yoludur!

1 Aralık 2009 Salı


Dünyada barış ortamı için,
Tek yürek olabilmek için;

-Asker yoksa, ordu da yok!
-Ordu yoksa, savaş da yok!

Peki bir insan neden askere gider?

1-Vatanseverlikten
2-Zorunluluktan

Vatan,millet sevgisi tüm dünyada en az düzeye indirgenmeli ve buna bağlı olarak askerliğin nasıl bir tuzak olduğu anlatılmalı, vatanseverlik yerine dünya kardeşliği özümsetilmeli!

Birileri hala yanlış duygular ile askerliğe sevdalı oldukça...Ordular var olacak, başka birileri zorunlu askerlik yapacak, çoğu zaman ne olduğunu anlamadan binlerce insan ölecek!

-Tüm insanlar tarafından askerlik reddedilmeli.
Şayet bu takdirde silahlanmanın önüne geçilip, dünya barışı sağlanabilir.

Unutmayınki dil,din,ırk ayrımı olmaksızın herkesin özgürce yaşama hakkı vardır.
Silah zoruyla tüm dünyada yaşama hakkının gasp edilmesine karşı çıkın!

28 Eylül 2009 Pazartesi

Geceleri parlak ışık altındadır rezidanslar.Göremez içindekiler yanıbaşındaki sokağın karanlık kısmında geceleri olup bitenleri.Kağıt toplayan çocuklar uzaktan bakarlar ve hayal kurarlar akranları gibi parlak ışıklardan dünyayı seyretmeyi...

14 Eylül 2009 Pazartesi


En tepede birileri var...
En tepeden bizi gözetleyen birileri,halkı sömüren birileri
Hep daha fazlasını isteyen birileri,
Sömürgesi altına aldığı insanların cebindeki üç kuruşa dahi göz dikmiş birileri
Türlü yalanlarla beynimize etki etme çabasındaki birileri...
O birileri aç,hemde çok aç!
Onları doyurmak için;
ALIN VERİN,EKONOMİYE CAN VERİN (!)

30 Ağustos 2009 Pazar

...



Benliğimi, ruhumu sömüren birşeyler var...
İçten içe eriyorum.
Binlercesi gibi "Kapitalizm"i suçluyorum!
Bunun için haykırırkan bile bir parçası olmaktan utanç duyuyorum!
İnsanları izliyorum sefalet içinde kıvranan, ışığı olmayan
Kafamı kaldırıp baktığımda insanlığımdan nefret ediyorum,
Güneşime mani olanları gördüğümden.
Gökdelenlerinin parlak camlarından yansıyan ışık ile bakıyorum hayata,
Gördüğüm manzaradan bin defa daha kahroluyorum!
Aslında en mühimi gün geçtikce endişelerimin üzerine yenilerini ekliyorum!

1 Ağustos 2009 Cumartesi

% 1


Bugün bir kişiyi daha öldürdüm...
Önceki günlerde de bir kaç kişiyi....Süregelen bir olay artık bu.Benim işim ve bununla gurur duyuyorum.Ben "onları" öldürürken biliyorum ki arkamda bir ulus,bir devlet var!
"Vur" diyorlar,bağırıyorlar enseme dikilmiş."Yapamam" diyorum "yapmak istemiyorum”...Dinlemiyorlar ve tekrarlıyorlar "vur!"...Kutsal üniforma ile bezenmiş vücudum,eli kanlı bir kahramanım....Gençliğimi sömürmüşler ne fark eder,keyfi yere süründürmüşler ne fark eder,görev büyük yerine getirmek gerek!Birazdan çocukluk arkadaşlarımı da öldüreceğim ve bir kez daha kahraman olacağım...
Zorladılar, "yapacaksın" dediler...Yada katlanacaksın;kabullenmediğin her güne.Güneş altında silah tutarken ellerim; hep düşündüler...
Günlerimi verirken ben onlara;yasalar çıkardılar,vatan,millet dediler aslında ne vatanı bildiler ne de milleti.Eli kanlı kahraman yarattılar milyonlarca.Kim inkar edebilir ki suçlu olduğunu?Ya da kim yapabilir mantıklı bir açıklamasını?Vatan savunması uğruna onlarca farklı ırktan kardeşlerimi öldürmeyeceğim!Ve bunu istiyorlarsa benden diyeceğim ki;"Koltuklarınızdan emirler yağdırmak yerine gidin ve siz yapın!"...Biliyorum ki hiç zor olmayacak.Her gençi hayatının bir bölümünde zorla ölüm makinesine dönüştürmek isteyen siyasetciler,devlet adamları,sizlere sesleniyorum;"Hiç de zor olmaz öldürmek...Kişiliğimi,günlerimi,duygularımı çalarken zaten ben ve milyonlarcasını öldürüyorsunuz".Dur durak bilmeyen yasalarınızla ülke güvenliğini sağlama alıyorsunuz.Kimin umrunda ülke güvenliği!Kimden,neyden koruyoruz ülkeyi?Sizin gibi takım elbiselilerden mi yoksa hiç uğruna heba edilmiş gençlikten mi?
Sayın takım elbiseliler, gençleri iğrenç oyununuzun bir parçası olarak kullanmaktan vazgeçin.Dünya üzerinde oynadığınız oyununuzu havalı koltuklarınızda,hararetli biçimde baş başa devam ettirin isterseniz.Ancak vazgeçin,vazgeçin ki dünya size değil alnında namlu ateşiyle yaşayan, sömürdüğünüz gençlere kalsın!Sizler,sizden öncekiler,sizden sonrakiler...Hepsi bu oyunun birer parçası.Biz bu oyuna dahil olmayacağız ve bu oyunu bozmak uğruna savaşacağız.Gerekirse sizin yöntemlerinizle.Ancak bir şeyin farkında olacağız ki biz milyonları kurtaracağız siz ise sadece makamınızı!